Çikolatanın Tarihi

Genel olarak çikolata dünyada yediden yetmişe neredeyse herkesin çok sevdiği yiyeceklerden biri. 

Latince adı “tanrıların besini” anlamında Theobromocacao olan kakao ağacının çekirdek denilen tohumlarından elde edilir.Besin değeri yüksek, enerji veren bir yiyecektir.
Çikolata kelimesi ise Aztek dilinde; kakao çekirdeklerinin gürültülü bir şekilde havanda dövülmesinden dolayı ,"gürültü" anlamına gelen "choco" ve "su" anlamına gelen "atle" kelimelerinden türemiştir.

Tarihçe 
Milattan önce, büyük olasılıkla Olmeclerden oluşan bir grup, Güney Amerika'da kakao ağacı yetiştirir. Mayalar, bir hayvanın bu ağaçtan bir meyve kopardığına tanık olur. Mayalar zamanla bu çekirdekleri nasıl kullanacaklarını öğrenirler. M.S. 600 yılında, Mayalar çikolatalı bir içecek yaparlar. Efsaneye göre, Aztek kralı Moctezuma günde 50 fincan çikolata içiyordu. Azteklerde ve Mayalarda çikolata içmek önemli bir olay sayılırdı. Mayalarda daha çok kraliyet ailesi için uygun görülen bu içeceği sıradan insanlar çok özel durumlarda içebiliyordu. Azteklerde ise yöneticiler, rahipler, rütbeli askerler, onurlandırılmak istenen tüccarlar bu özel içeceği tadabiliyordu. İspanyol kâşifler Kristof Kolomb ve Hernán Cortés'in , 16. yüzyılda Orta Amerika'ya yaptıkları gezide Aztek kralı Moctezuma bu çikolatalı içeceği kaşiflere sunar. Kaşifler bu içeceği vatanlarına götürüp hazırlamasını öğretirler. Bu, Mayalar ile Azteklerin öğütülmüş kakao çekirdeklerinin suyla karıştırılmasıyla elde ettikleri bir içecektir. Aztek dilinde "ekşi, acı içki" anlamına gelen "xocoatl" adındaki bu içeceği Aztekler, içine biber ve başka baharatlar katarak soğuk olarak içiyorlardı. İspanyollar ise aynı içkiyi şekerli olarak içmeye başladılar. 80 yıl sonra, İngiltere'de içecek yapılmak üzere katı çikolata satılmaya başladı. Böylece katı çikolata satan "çikolata evleri" bütün Avrupa'ya yayıldı. 1700'lü yıllarda İngilizler bu içeceklere süt katmaya başladılar. Türkiye'nin ilk yerel üretim yapan çikolata fabrikası ise, cumhuriyetten üç yıl sonra, 1927'de Feriköy'de kuruldu. Bugüne kadar bulunan en eski çikolatanın izlerine 2600 yıllık bir çömleğin içinde rastlanmıştır.

"Yenen Çikolata" 1847′de
1730′larda makinelerin kullanıma başlanmasıyla seri üretime geçilmiş ve çikolata pahalı bir besin olmaktan çıkmıştır. 1828′de Hollandalı kimyager Conrad J. Van Houten, kakao presini (Dutch Process) icat ederek kakao yağını özünden (liköründen) ayrıştırmayı başarmıştır. Van Houten böylelikle modern çikolatanın şeklini almasına büyük katkıda bulunmuştur. Yenmesi için imal edilen ilk çikolata ise 1847′de Joseph Fry isimli bir İngiliz tarafından üretilmiştir.
1875′te İsviçreli Daniel Peter sekiz yıllık bir çabanın ardından çikolatanın özüne yoğunlaştırılmış süt katmanın yolunu bularak bugünkü sütlü çikolataya babalık etmiştir.
  
Yediğimiz Çikolata Nasıl Yapılır?
Kakao yağının ayrılmasıyla elde edilen kakaonun aksine çikolata, yağın eklenmesi ile üretilir. Bizde pek bilinmeyen şekersiz, bitter ya da sütlü hiç fark etmez. Yöntem aynıdır.
"Conching" denen bir yöntemle çikolata bir yoğurma işleminden geçirilir. Ağır silindirlerle yapılan bu yoğurma işlemi birkaç saat veya birkaç gün sürer.
Kalıplara döküldükten sonra soğutma odasına ulaşan çikolata sabit bir hızla soğutulur. Soğumuş çikolatalar paketlenir ve dağıtıma çıkar. Diğer gıda üreticileri için gönderilen çikolata ise sıvı olarak teslim edilir.

Çikolata Çeşitleri

Bitter Çikolata:
Yüzde 43’ün üzerinde kakao hamuru içerir. İdeal kakao oranı yüzde 50 ile 70 arasındadır. Daha yüksek oranda kakao ilave etmek tadını bozar. Malzemelerin hangi oranda kullanılacağı çikolatanın nerede kullanılacağına bağlıdır. Pasta işleri için kakao miktarının yüzde 50’den az olmaması gerekir. Bu oran düşerse lezzeti azalır. Şekeri de çikolatanın aromasını bastıracak kadar fazla olmamalıdır. “Acı” ya da “ekstra acı” tabir edilen ve kakao miktarı yüzde 85 ila 99 arasında değişen çikolataların kullanım alanı son derece kısıtlıdır.
Sütlü Çikolata:
Minimum yüzde 25 kakao hamuru ve yüzde 14 süt tozu içerir. İçeriğindeki sütün varlığı bu tür çikolataları ısıya aşırı duyarlı hale getirir, kolayca yanar ve pütürlü hale gelir. Bu yüzden mutfakta kullanımını zordur. Yumuşak olduğundan kolayca şekil alır. Bu özelliği sayesinde süslemelerde kullanılır.
Beyaz Çikolata:
Birçok insan renginden dolayı içinde kakao olmadığını düşünse de, beyaz çikolata kakao yağı, süt tozu ve şekerden oluşur. Lezzeti kakao yağının kalitesiyle orantılıdır. Bu noktada kakaonun yetiştiği iklimden kaynaklanan aroma da önemli rol oynar. Kakao yağının oranı yüzde 20’den 45’e kadar değişir.
Kaplama / Kuvertür:
Kaplamada kullanılan çikolata türüdür. Pastacılıkta, daha çok parça çikolata ve pralin üretiminde kullanılır. Normal çikolatadan, içerdiği yüksek kakao yağı ile ayrılır. Bu oran yüzde 31’in üzerindedir. Bitter kaplama, beyaz çikolata ve sütlü çikolata çeşitleri vardır. Kakao yağının yoğunluğuna göre çok ya da az akışkan olabilir. Çikolatacıların çoğu, kaplamayı ihtiyaçlarına göre kendileri üretirler.
Dolgulu Çikolata:
Dışı sütlü, bitter ya da beyaz çikolatadan, içi akışkan dolgudan oluşur. Sert ve akıcı iki farklı doku, ağza atıldığında farklı bir lezzet deneyimi yaşatır.
Pralin:
Toplam ürün ağırlığının en az % 25’i bitter çikolata, sütlü çikolata, bol sütlü çikolata, beyaz çikolataların kombinasyonundan, karışımından veya herhangi birinden ya da dolgulu çikolatadan oluşan lokma büyüklüğündeki çikolatadır.


Çikolatanın Vücuda Faydaları
-Bitter çikolatanın içinde bolca bulunan kakao, kalp ve kanser hastalıklarına karşı koruyucu rol oynayan önemli bir antioksidan kaynağı.
- Kakao, polifenol adı verilen bir antioksidan içeriyor. Meyveler, sebzeler, şarap ve çay da bu antioksidanı içerse de, bir parça bitter çikolatada tüm bunlardan daha fazla polifenol var.
- Çikolatanın içinde bulunan antioksidanlar hücrelerimizi stres, hava kirliliği gibi iç ve dış etkenlerin verdiği zararlardan koruyarak yaşlanma etkilerini de azaltmaya yardımcı oluyor.
- Çikolata zengin bir kalsiyum kaynağı. Bu da güçlü kemiklerin oluşmasına yardımcı.
- Düzenli çikolata yemek yüksek tansiyonu düşürüyor.
- Florid açısından da zengin olan çikolata, dişlere faydalı.
- İçeriğindeki mutluluk veren aktif maddelerle, strese karşı bire bir.
- İçeriğindeki bakır, cilde, damarlara ve dokulara fayda sağlıyor.
- Her gün bir parça çikolata yemek kanda pıhtılaşmayı önlüyor ve kalp krizi riskini düşüyor.
- Enerji verirken, diğer tatlılara oranla kan şekerini hızlı yükseltmiyor.
- Bağışıklık ve üreme sistemi için faydalı demir ve çinko çikolatada bol miktarda bulunuyor.
- Çikolatadaki magnezyum, özellikle adet öncesi dönemde görülen semptomların azalmasında yardımcı.
- Çikolatadaki doymuş yağ oranı, kandaki kolesterol seviyesini diğer doymuş yağlarla aynı seviyede arttırmıyor.

* Yazı derlemedir. (Bir çok kaynaktan yaralanıldı.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder